CHP KDZ. Ereğli İlçe Başkanı Eylem Ertuğ Ertuğrul, ülke gündemi ve özellikle de 37. Kurultay sonrası yaşanan gelişmeler hakkında dile getirilen yorumlar üzerine kamuoyuna bilgilendirmede bulundu.
Ertuğrul, “Kurultayımızda, Parti Meclisi seçimleri ve genel merkez aleyhindeki konuşmalar üzerine çokça yorumlar yapıldı. Şunu açıkça ifade etmeliyim ki Cumhuriyet Halk Partisi, her şeyden önce demokrasinin yuvasıdır” dedi.
Ertuğrul açıklamasında şunları kaydetti; “25-26 Temmuz 2020 tarihlerinde, pandemiye yönelik önlemlerin en iyi şekilde alındığı bir kurultay gerçekleştirdiklerini belirterek, “Bir bayan delegemizin partimizin kurultayına divan başkanlığı yapmış olmasının da hepimizi gururlandırdığı bir kurultay yaşadık. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Özlem Çerçioğlu, zaten halkımızın takdirini kazanmış çok başarılı bir belediye başkanı. Kurultayımızı da en iyi şekilde yönetti. Elbette bizim kurultaylarımız genelde çok kalabalık geçen, insanların yoğun ilgi gösterdiği buluşmalardır.
KURULTAYLARIMIZ BİZİM İÇİN DEMOKRASİ ŞENLİKLERİDİR
Pandemi dolayısıyla bu ortamdan biraz uzaktık; ama burada önemli olan şudur: Kurultaylarımız bizim için demokrasi şenlikleridir. Bu kurultayda, sayın genel başkanımızın karşısına, geçtiğimiz kurultaylardaki gibi ciddi bir rakip çıkmadı. Geçmişte Muharrem İnce gibi önemli isimler ciddi rakipler olmuştu. Bu kurultay da ise diğer aday adayları, aday olabilecek yeterli sayıda imza toplayamadılar. Bu sebeple seçim açısından çok büyük bir heyecan yaşanmadı. Ancak Sayın Genel Başkanımız on üç maddelik bir manifesto yayınladı ve önemli konulara değindi. Kurultayımızda 18 yıla yakın bir zamandır ülkenin yönetiminde olan siyasî otoritenin yanlışlarını vurgulama şansına sahip olduk. Sayın Genel Başkanımızın deklare ettiği bu manifestoda özellikle yargının siyasî vesayet altına girdiğinden ve tek adamlık rejiminin ülkeye verdiği zararlardan bahsettik.
100 YILIN İLK KURULTAYIYDI
Parlamentomuzun kuruluşunun 100. Yılını yaşıyoruz; ancak parlamentomuz, bırakın yasama görevini yürütmeyi, sorgulama görevini bile yerine getiremiyor. İkinci önemli sorun olarak da ekonomik sıkıntılarımız geliyor. Dış politikada da sabit bir politikamız maalesef yok. Eğitim sistemimiz bir yap-boza döndü. Her istediğini yapabilen bir iktidarın eğitim sistemini bir raya oturtamadığı gerçeği ile karşı karşıyayız. İktidar, toplumsal barışı bir türlü sağlayamadığı gibi tek adamlık rejiminin de Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetimi için uygun bir rejim olmadığı, kandırıldıklarını kendilerinin itiraf ettikleri insanların tek karar mekanizması oldukları bir ülkede başarılı bir siyasî iktidarın olamayacağı aşikardır. Bizler de parlamentonun yeniden aktif hale gelmesini ve aslî görevlerini yapabilecek noktaya getirilmesini, TBMM’nin tekrar eski saygınlığını kazanmasını istiyoruz. Bu kurultayımız, TBMM’nin kurulmasından bu yana aradan geçen 100 yılın ilk kurultayıydı. Bu anlamda da bizim için çok önemliydi. Genel başkanımız da konuşmasında meclisimizin yeniden eski işlerliğini kazanması gerektiğini ısrarla vurguladı. Bu ülkede son yıllarda insanlar arasında mezhepsel ayrımcılıklara da rastlıyoruz. Toplumlar arasındaki bloklaşmaların kesinlikle önünün kesilmesinin sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Devlette yapılan atamalardaki liyakat sisteminin eksikliği de son zamanlardaki en büyük sıkıntı. Liyakat mutlak surette yeniden sağlanmalıdır. Devlet kademelerinde partizan görüşler öncelik unsuru olmamalıdır.
ÜLKEMİZ İÇİN MAALESEF HER ZAMAN NEGATİF OLUYOR
İlahiyat Fakültesi’nden mezun olmuş birisi, Veterinerlik Fakültesi Dekanı olamamalıdır. Bu partizan kararların sonuçları ülkemiz için maalesef her zaman negatif oluyor. Bu sebeple de liyakat sisteminin mutlak surette geri gelmesi lazımdır. 37. kurultayımızda üzerinde durulan bir başka konu da seçim yasasının değişmesi konusuydu. Biz baraj sisteminin kaldırılmasından yanayız. Toplumun her kesiminin TBMM’de temsil edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Milletin vekillerini milletin seçmesinden yana bir tavrımızın olduğunu da genel başkanımız bir kez daha ifade etti. Parti genel merkezilerince belirlenen isimlerin değil milletin kendi oylarıyla belirledikleri isimlerin milletvekili olabilmelerinin önü açılmalıdır. Sayın Genel Başkanımızın bu tespiti de yerinde bir tespittir. Ayrıca, seçimle göreve gelen belediye başkanlarının yine seçimle görevlerinden ayrılmaları gerektiği düşüncesi, CHP olarak üzerinde ısrarla durduğumuz bir çizgidir. Hangi makam olursa olsun bu geçerli olmalıdır. Demokrasinin gereği de budur. CHP iktidarı döneminde hiçbir belediyede kayyım atamaları olmayacaktır. Üzerinde durduğumuz bir başka konu da devlet yönetiminde, özellikle de devlet eliyle yapılan harcamalarda şeffaflıktır. Hastanelerin yapımlarından tutun bütün yatırımların maliyetleri ile ilgili hesaplara her vatandaşın kolaylıkla ulaşabileceği bir yapı oluşturulmalıdır. Bu çok çok önemli bir noktadır. Sayıştay’ın da, eskiden olduğu gibi, yapılan harcamaların ne olduğu noktasında aktif denetimlerini yapabilir hale getirilmesi gerekmektedir. Vergi denetimleri de dahil olmak üzere kurumların harcamalarının nasıl ve ne kadar olduğu konularında Sayıştay’ın denetim kontrolünü elinde tutmaya devam etmesi lazım. Bu denetim pozisyonun yeniden geri gelmesi gerekmektedir. Devletimizin en önemli sıkıntılarının başında, geleceğe yönelik çalışmaların stratejik planlardan uzak olması gelmektedir. Eğitim sistemi gibi hayatî konularda bu planların çok iyi hazırlanması şarttır. Tevhid-i Tedriasat’a uygun; okullar arasındaki eşitsizliklerin ortadan kaldırıldığı ve eğitimin tek bir merkezden koordine edilebildiği bir eğitim sisteminin hayata geçmesini temenni ediyoruz. Ekonomide de devletin planlamaları dahilinde bir politika izlendiği takdirde ve bu planların sağlam temeller üzerine oturtulması halinde olumlu sonuçlar elde edilebileceğine inanıyoruz. Ekonomi politikalarında da devletin aktör olması gerektiği ortadadır. Ancak devletin de harcadığı paranın çok iyi denetlenebilir olması gerekiyor.
DIŞ POLİTİKADA DA ÖNCELİK KONUMUZ ORTADOĞU OLMALI
Dış politikada da öncelik konumuz Ortadoğu olmalı. Ortadoğu’da mutlaka bir
barış teşkilatının kurulması sağlanmalıdır. Ortadoğu’daki ülkelerin,
birbirleriyle olan sorunlarını daha rahat çözmeleri lazımdır. Bu da ancak barış
yoluyla mümkündür. Ortadoğu ülkelerine diğer ülkelerin müdahalelerinin en aza
indirilmesi gerektiği gerçeği de ortadadır.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ, HER ŞEYDEN ÖNCE DEMOKRASİNİN
YUVASIDIR
Kurultayımızda, Parti Meclisi seçimleri ve genel merkez aleyhindeki konuşmalar
üzerine çokça yorumlar yapıldı. Şunu açıkça ifade etmeliyim ki Cumhuriyet Halk
Partisi, her şeyden önce demokrasinin yuvasıdır.
BİZİM KURULTAYLARIMIZ YÜZLEŞME GÜNLERİDİR
Burada herkes düşüncesini söylemekte özgürdür ve söylemelidir de. Bizim parti tüzüğümüz de bunu gerektirir. Başka hiçbir partide görülmeyecek şekilde delegelerimiz çıktılar ve parti örgütümüzün yönetimini eleştirdiler. Bu eleştirilerden MYK üyeleri de nasibini aldı. Bizim kurultaylarımız yüzleşme günleridir. Her yapılan eleştiri de dikkate alınmıştır ve alınmaya da devam edecektir. Bu eleştirilerle ilgili önlemler de alınacaktır. Bununla birlikte Parti Meclisi seçimlerinde sayın genel başkanımızın listesinin delinmesinin bir handikap olduğu izlenimi yaratılmak isteniyor. Bu durum asla bir handikap değildir. Bu, CHP’nin güzelliğidir, özelliğidir. CHP delegesi, bir Eren Erdem’e de sahip çıkmıştır. Ama son derece önemli bir milletvekilimiz olan Sayın Tuncay Özkan liste dışında kalabilmiştir. Bazı önemli isimler kota dolayısıyla listeye girememişlerdir. Bu isimlerin her biri bizim için çok değerlidir. Bu, bir bayrak yarışıdır. Bu listenin oluşumu herhangi bir handikap taşımamaktadır. Biz de Zonguldak delegasyonu olarak, desteklediğimiz insanların büyük bir kısmının Parti Meclisi’nde yer aldıklarını gördük. Bu, doğru kararlar verdiğimizin de bir göstergesidir. Anahtar listede olmayıp bizim desteklediğimiz bazı partililerin de meclise girebildiklerini gördük. Bu anlamda Parti Meclisi’nin seçimi ve yeni meclisin oluşturulması hakkında yorum yaparken mutlu olduğumu söyleyebilirim.”